bunlar teferruat
8 a sınıfından ali biçim. okul atafen. çok memnunum.......arkadaşlarımdan ayrılacağım için çok üzgünüm.... inşallah herkes sınavı kazanır. tabi bende kazanırım, allah nasib ederse... kazanıym o zaman göürrüz....... anyayı konyayı... siydiyi alanlara tavsiye ederim. bütün arkadaşlarıma göstericem bu siydiyi. herkes atafene gelsin. küçük büyük ihtiyar. kızlar delikanlılar zaaaaaaaa xd. atafeni çok seviyorum çok güzel yıllarım geçtii. herkese başarılar.
5 Kasım 2010 Cuma
Okullar açılalı 2 ay oldu üniversite kaygısı bana kaydı.Şuan burda oturup bişiler yazmam bile kendime küfretmem için bi neden. Zaten üniversite hazırlık dışında ilgilendiğim bi olay da yok. Ne spor yapabiliyorum ne başka bişey. Ağda yapcak zamanım bile yok, epilatörle işkencenin doruklarındayım. 25 dk içine saç yıkama, kurutma, tarama, kilotlu çorap+forma giyme,çantayı ve çelloyu toplama,bot giyme eylemlerini sığdırabilecek kadar aşmışken burda daha fazla zaman kaybetmek olmaz tabii.. BAĞY!
5 Temmuz 2010 Pazartesi
O la la yaz!
Bi düşündüğüm 2. düşündüğüm zaman yalan oluyor. Kafamda kesin yargılara ihtiyacım var. O yüzden şuanki düşüncelerimi yazıyla sabitlemek istiyorum. 1 saat sonra "bu ne lan" desem bile bu düşünceleri tekrar kafamdan geçireceğimi biliyorum.
Bu yazdıklarımı baştan sona tekrar okudum ve kendimden sıkıldım. Yani yine değiştim. Dengesizlik..
Şu aralar ana temam çok eski olmayan eskiye duyduğum özlem ve denize atlama isteği.Eskiye duyduğum özlemi nasıl ifade etsem bilemiyorum.Hani "eskiler güzeldir" derler ya.. bikaç gün öncesi bile daha güzeldi.
Zaman geçtikçe boka saran bi dünyayı izliyoruz.Gerek dünya düzeni gerek insan hayatı. Bakıyorum geriye "ulan" diyorum "ne yaptım ben?". İşin garibi yaptığım an kendimi öyle takdir ediyorum ki. Etrafıma bakıyorum bana madalya takıcak birileri var mı diye. Sonra uyuyup uyanıyorum. Kafama sıçayım diyorum. Sonra da özlüyorum tabii.
Bu kısırdöngünü ara ara duruyor falan.Şuan durduğu dönemdeyim mesela. Daha yapmıcam diyorum. Yapmam umarım.Kısırdöngünün durduğu şu dönemde daha soyut şeylere odaklanmış durumdayım. Deniz,güneş,kum,anestezi,kağıt-kalem ve ağda gibi.Sanki denize atlarsam saçlarıma takılan düşünceleri dalgalar alıp götürecekmiş gibi geliyor. Bunun yanında epilasyon yapılmamış bacaklarla denize girilmez. Ama epilasyon üzerinden 1 hafta geçmeden merhaba diyen kıl kökleri ağdacıya bayılılan 20 liraya küfrettiriyor. Birde o dönemler küfredemem çünkü ameliyattan çıkmış olacağım. Sözkonusu kağıt-kalem burda yardımıma yetişecek. Kullanılan kağıt kalemleri birleştirip kuma atacağım bi süre sonra kağıtlar güneşten yanacak ve döngü tamamlanmış olacak.Kullanmadığım kelime kaldı mı lan!?
Bu yazdıklarımı baştan sona tekrar okudum ve kendimden sıkıldım. Yani yine değiştim. Dengesizlik..
Şu aralar ana temam çok eski olmayan eskiye duyduğum özlem ve denize atlama isteği.Eskiye duyduğum özlemi nasıl ifade etsem bilemiyorum.Hani "eskiler güzeldir" derler ya.. bikaç gün öncesi bile daha güzeldi.
Zaman geçtikçe boka saran bi dünyayı izliyoruz.Gerek dünya düzeni gerek insan hayatı. Bakıyorum geriye "ulan" diyorum "ne yaptım ben?". İşin garibi yaptığım an kendimi öyle takdir ediyorum ki. Etrafıma bakıyorum bana madalya takıcak birileri var mı diye. Sonra uyuyup uyanıyorum. Kafama sıçayım diyorum. Sonra da özlüyorum tabii.
Bu kısırdöngünü ara ara duruyor falan.Şuan durduğu dönemdeyim mesela. Daha yapmıcam diyorum. Yapmam umarım.Kısırdöngünün durduğu şu dönemde daha soyut şeylere odaklanmış durumdayım. Deniz,güneş,kum,anestezi,kağıt-kalem ve ağda gibi.Sanki denize atlarsam saçlarıma takılan düşünceleri dalgalar alıp götürecekmiş gibi geliyor. Bunun yanında epilasyon yapılmamış bacaklarla denize girilmez. Ama epilasyon üzerinden 1 hafta geçmeden merhaba diyen kıl kökleri ağdacıya bayılılan 20 liraya küfrettiriyor. Birde o dönemler küfredemem çünkü ameliyattan çıkmış olacağım. Sözkonusu kağıt-kalem burda yardımıma yetişecek. Kullanılan kağıt kalemleri birleştirip kuma atacağım bi süre sonra kağıtlar güneşten yanacak ve döngü tamamlanmış olacak.Kullanmadığım kelime kaldı mı lan!?
1 Mayıs 2010 Cumartesi
Cinnet nedir?
16 yıllık hayatımda bi burnumdan kablo yutmadığım kalmıştı o da oldu.Fiziksel işkencenin ne demek olduğunu işte tam o zaman anladım.Kablo ve beraberinde gelen kafam kadar cihazla 1 gün aşk yaşadım.5 saatlik uykuyla hastaneye gittim.Cihaz çıkarıldı sıra rapor alıp eve gitmekteydi ki asıl macera burda başladı.İşte o an hastane alice in wonderland'den farksız bi hale bürünmüştü benim için.Cihazın takıldığı odaya gittim ve rapor istedim.Ordaki zat kendisinin rapor veremeyeceğini nalan isimli lanetin kolonoskopide olduğunu ve oraya gitmem gerektiğini söyledi.Kolonoskopiye gittiğimde amcamla karşılaştım.Kapıda bekledikten sonra kapı açıldı ve içeri bir günlük rapor istediğimi söyledim. Birazdan yazıcaz dedi.Yarım saat sonra kapı açıldı ve 1 yarım saat daha sonra kadına 1 günlük rapor istediğimi bana bişey girdiğini o yüzden okula gidemediğimi söyledim.Bi 10 dklık beklemeden sonra bilgi işleme git ve ordan kağıt al demesi bana küfür gibi geldi.Gittim kağıt aldım kadına verdim yazdı vs. 2. kağıdı aldığım yere götürmemi istedi.Aldığım yere gittiğimde italyan mafyalarını aratmayan tipte bi hödük kağıdı ana binadaki heyet odasına götürmemi söyledi.Heyet odasına gittim.Herşeyin bittiğini düşündüğüm anda kadın fotokopisini çektir gel dedi.Kantine gittim ve fotokopi makinesi bozuk idi. Başka kantine gittim çektirdim ve heyet odasına döndüm.Kadına zımbırtıları verdim. Kadın biraz saygılı olabilir misiniz vs laf yaptı.1 saattir şu 1 günlük rapor için hastane turu yaptım haberiniz var mı dedim.Napalım hastane işleri böyle bilmemne falan dedi fotokopiyi aldı ve bu sizde kalıyor diyip bende olan raporun aynısını bana uzattı.İşte o an ben neden yaşıyorum ki dedim.Türkiye'de hasta olan bi insan hastaneye gitmemelidir.Eğer giderse mevcut hastalıklarına bir de sinir hastalıkları eklenecektir. Bir kez daha anlıyorum ki Türkiye yaşamak için değil çekirdek çıtlayarak izlemek için var olan bir yer.
10 Mart 2010 Çarşamba
istanbul yolları asfalttan again again
Son anda istanbula gitmek gibi bi durum ortaya çıktı. Haftasonu ordaydım. İlk kez gittim ve baya gezdik diyebilirim.Milli takım kampında sporcuların arasında 3 gün geçirdik.2 yıldır konuştuğum ama hiç yüzyüze görmediğim arkadaşlarımla görüştüm.Ve en güzel olay haziranın 24ünde onları tekrar görecek olmak.Tabi burda olay sonisphere amaaa onlarsız çekilmez =)Dün bilet aldı annem. Hala şoktayım(annemin alması durumu).
Şuan bi parça var elimde adımı yazdırcam konsere.Bakalım.. O değil de.. Çok özledim seni.
Şuan bi parça var elimde adımı yazdırcam konsere.Bakalım.. O değil de.. Çok özledim seni.
5 Şubat 2010 Cuma
bkz: cartman gibi küfretmek
İnsanları anlayamamak. İşte tüm mesele bu.Yada bazı şeylere bu sefer daha farklı diye başlamak en büyük hata. Karşındaki insanı kendin gibi sanmak.Zaten herşeyin çıkış noktası değil mi? Klasik cümleler tekrarlanıp durmakta. Tarih tekerrürden ibarettir. Evet evet.. Söylediğin gibi "küçük farklarla". Kimseye güvenmemek gerek dalgasını bu sefer hiç aklıma getirmedim. Neden bilmiyorum sonsuz bi güven duydum.Gerçekten geçmişten ders almak işime hiç gelmiyor. Bu yönümü sürekli eleştirir dururum.Bildiğim ve bilmiyormuş gibi yaptığım gerçek. Aslında herkes aynıdır. Erkekler aynıdır diyenler de halt etmiş.Benim dünyamda insanlar 2ye ayrılır. Egolarını dizginlemeye çalışanlar, egoları doğrultusunda yaşayanlar.Egoları doğrultusunda yaşıyomuş gibi yapmaya çalışanlar da vardır ki sen onlardan birisin.Bunun da kaynağı gerizekalılık olabilir ama gerizekalı değilsin. Bunu sen de söyler durursun "ben salak değilim" vs.Sadece zeka denen olguyu farklı şeyler için kullanıyorsun.Ne için kullandığın ortada.Hayatımda "yavşak" tanımına uyan insanlardan birisin.Sadece yılışık anlamındaki "yavşak" değil bu.Dengesizlik,cool takılma çabaları(ne demekse) vs.Bunu okuma durumun olursa ki mümkündür,içten içe inkar edersin.Kimse kendine karşı objektif olamaz bu normaldir.Kimse ne bok olduğunu anlamaz çünkü kendi hayatıdır. İnsanların kendi iyiliği için yaptığı şeyler bi başkasına sağlam geçirmiştir.Ve gerçekten farkında olunmaz.Herkes istediği kadar ben kendimi tanıyorum biliyorum vs desin.Başkalarından kendini dinlemek gerekir her zaman.Tabi o başkası götlekse dikkate alınmaması gerekir.Bunları yaşayan taraf olmam da benim "aptallığımdan" kaynaklanmakta ki bu daha vahim bi durum.Her ne kadar gerizekalı olmadığını bilsem de beyninin başka taraflarınla yer değiştirmiş olabileceğini hesaba katarak kurduğun son derece saçma cümleleri doğal karşılıyorum.Çocuk gibi imalarla uğraşmanı geçtim çocuklardan bile daha net imalarda bulunarak çocuklardan bi farkın olmadığını gösterdin.Benim de bunları yazma nedenim senden farksız olmam zaten. Bu sadece bi süreç ama.Umarım son "hata" olursun benim için.Gerçekleri yüzüme vurarak beni uyandırdığın için teşekkürler.Kendimi buldum uzun bi zamanın sonunda.
12 Ocak 2010 Salı
yeter lan!
Kollarımdan kopya temizlensin diye duş almaktan bıktım! Bitsin artık şu sınav zımbırtıları ya. Hadi her gün 1 sınav olsa neyse 1 günde 3 sınav ertesi gün sınav yok. Artık sisteme laf etmeyi bıraktım herşeyi olduğu gibi kabul ediyorum ama bünye iflas etti.
9 Ocak 2010 Cumartesi
Keeping an eye on the world going by my window
Neden bu başlığı yazdım bilmiyorum. Aslında hiçbişey bilmiyorum. Anladığım tek şey değişim var. Gerçekten.. Ve bu değişim bana hayalimden bir parça yaşattı. Teşekkürler..
28 Aralık 2009 Pazartesi
bindim bi alamete
Beni bu olaya bulaştıran arkadaşım kendimi tanıtmam gerektiğini söylemişti. Açıkçası buna gerek duymuyorum profilde bilgiler var. Ben direk konuya dalıyorum!
İlk olarak hayatımda hiç şubat tatilini halatla çekmemiştim.Piano sınavı ana çalgı komisyonu ardından ortak sınavlar. Bari test olsa da kopya çeksem diyorum. Hiçbi zaman bu kadar üst üste gelmedi. Yakında sıçtın mavisini de görürüm heralde.
Bu kadar sıkıcı bi dönemde bile eğlenebiliyorum orası ayrı. Çevremdeki insanlar ilginç takıntıları ve uğraşları saolsun.Gerçekten anlam veremiyorum.Marka takıntısı olanlar,sevgili durumları için kendilerini yırtanlar,rus karılara benzemeye çalışanlar,ana dillerini unutanlar,facebook zımbırtısında her gördüğü resmi marifetmiş gibi beğenip duranlar,don rengini bile paylaşanlar,kardeşler listesini 1 km uzatanlar,kendi isimlerine garip ingilizce bilmemnece isimler ekleyenler .. bitmez ki. Şuan yakınıyorum bunlardan ama bi anda görünce baya eğlendiriyorlar. Öneririm : )
Kaydol:
Yorumlar (Atom)